İstenmeyen Adam!

   
  İstenmeyen adamım bu şehirde. Gerçi her nerede istenir olmuştum, onu bile tam olarak çıkaramayacak durumda ve geçmişimden uzakta gibiyim. 
Çevrede her daima inceleyici bakışlar çevreliyor bedenimi. "Bizden değil" yaftaları sözde olmasa bile zihinlere, gönüllere koyulmuş bir etiket gibi. Burada Türkçe Öğretmeni olmak müslüman mahallesinde salyangoz satmaya eş değer.  
  Tıpkı ikmal bölgesinden gittikçe uzaklaşan bir ordunun galibiyet şansının azalması gibi bir durum var ortada. Köklerimden oldukça uzaktayım. Aslında bir kökümün olup olmadığını bile artık tam olarak kestiremiyorum. Memleket... uçsuz bucaksız Anadolu'm. 

  Küçük bir ege şehrinden, orta ölçekli bir merkeze göç, ardında birkaç uzak akraba bırakarak. Umuda yolculuk ve ardından hüsranla sonuçlanan sonu gelmez mücadeleler... Ardından sürgün yılları başlıyor. Ya da tam tersi kendi içime yolculuk demeliyim galiba. Aslında yapılan her yolculuk mutlak ikametgahımıza yani içimize doğru yapılmıyor muydu? O  halde bu yalnızlık da neyin nesi böyle? Uhrevi hayattan gelip yine hayat boyunca aynı hızla oraya doğru sürükleniyorsak bu uzaklaşmışlık hissi neden?

  Asıl vatanına doğru adım adım giderken yıllar geçtikçe vatanından uzaklaştığını düşünmek fikri galiba akılla izahatı mümkün olmayan durumlardan olsa gerek. 
Category:
Paylaş
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...