Anlayarak Hızlı Okuma!


  Farkında mısınız etrafta, internette, yayın evlerinde; hatta gündelik işlerimizi yaparken bile okumamız gereken o kadar çok yayın var ki... Yazın dünyası bugün hiç olmadığı kadar gelişkin ve üretken. Geçen yıllara oranla dünyada olduğu gibi Türkiye'de de artık daha fazla kitap basılmakta. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren ISSN Türkiye Merkezi de aynı şekilde süreli yayınlar alanındaki en doğru verileri sunuyor. 2010'da 35 bin 775 adet kitaba ISBN tahsis edilmişken 2011'de ISBN tahsis edilen kitap sayısı 43 bin 190 oldu. Yılda basılan kitap sayısı ise yüz binlerin üzerine çıktı.
  Mademki bunca okunacak kaynak var, acaba bu gelişmelere ayak uydurmak; daha fazla kaynak okumak istemez misiniz? Tam da bu noktada anlayarak hızlı okuma disiplini yardımımıza koşuyor. Bu disiplin sayesinde artık daha kısa zamanlarda, daha fazla kitap okuyup aynı zamanda metinlerin anlamını da kavramak bizim elimizde. Dilerseniz hızlı okuma kavramını tanıtmakla başlayayım.
  Hızlı okumanın özünde şu var: Her insan hayata birtakım fiziksel potansiyelle gelmiş olup, pek azı bu yeteneklerini tam anlamıyla kullanabilir. Fiziksel olanaklarını etkili kullanan her yetişkin, rahatlıkla dakikada 500 kelime okuyup anlamlandırabilir. Lakin birçoğumuzun aldığı yanlış eğitim, çevresel faktörler gibi etmenler sebebiyle ve "ben yapamam" mesajlarını içeren içsel engeller sebebiyle bu yeteneğimizi gösteremez oluyoruz. 
  Hızlı okuma disiplini öncelikle bu içten etmenlere yoğunlaşmalıdır. Yapamamların yerini, bu yetenekle hayata geldim yapabilirimler almalıdır. Daha sonra gözümüzün algılama açısı genişletilmeye çalışılır ki, bu aşama en fazla uğraş verilmesi gereken alandır. Göz aslında bir fotoğraf makinesi işleviyle çalışır. Saniyelerin onda birinde çektiği resimleri sinirler aracılığıyla beyne gönderir, beyin bunları snaps bağları aracılığıyla anlamlandırır. Depolanması gerekenleri organize ederken, tepki verilmesi gereken durumlarda gereken devinimi gösterir. Algılamada genel işleyiş bu şekildedir. Şimdi kendinizi düşünün: Siz bir metni okurken aslında gözünüzün algılama alanı kadar genişlikte bir alanın resmini beyne göndermiş olursunuz. Bu alan genişse, fazla bilgi; dar ise nispeten daha az bilgi göndermiş olursunuz. Sizlere yazının başlığında taahhüt ettiğim gibi, hızlı okumanızı sağlayacak 21 gün egzersizlerini yazımın sonunda paylaşacağım. Ama önce dilerseniz ortalama okuma hız değerlerini sizlerle paylaşmak isterim:


  Hızlı okumaya getirilen eleştirilerden de bahsetmek istiyorum. Bunların başında, çok hızlı okumanın dikkat dağınıklığına sebep olacağı kaygısı yatmaktadır. Bu teze karşı şöyle bir örnek vermek isterim: Saatte 20 km hız ile yol alan bir araçta seyahat ederken mi dikkatiniz dağınıktır; yoksa 80 km hız ile giden bir araçta mı? Emin olun yavaş giden araçta sıkılmalar başlayacak, dikkat gittikçe dağılacaktır. Oysa hızla giden bir araç dikkatimizi yoğunlaştırmamızı sağlayacaktır. Sözün kısası hız arttıkça aslında dikkat de aynı oranda artmaktadır. 
  Hızlı okuma disiplini ilk ve orta öğrenimdeki bireylerde de etkili sonuçlar vermektedir. Hızlı okuyan öğrenciler kısa zamanda daha fazla yayın okumanın zevkiyle, okumaya güdülenirken; yavaş okuyan öğrencilerimiz gittikçe okumaktan soğumaktadır.

  Tüm bu bilgilerden sonra şimdi karar zamanı... Hızlı okuyan, hızlı anlayan, fikir üreten insanlar olmak sizlerin elinde. Yeter ki yazımda bahsettiğim gibi 21 gün göz egzersizlerini buradan indirerek belli bir plan dahilinde uygulayın. Gerisinin kendiliğinden geleceğinden emin olabilirsiniz...
Category:
Paylaş
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...