Taşlara Kazınan Gurur: "Orhun!"

  Hemen hemen hepimiz yaşamlarımızın belli bir döneminde Orhun Yazıtları adını duymuş, önemine ilişkin en azından birkaç yazı okumuşuzdur. Ancak Orhun Yazıtları, gerek birtakım siyasi argüman haline getirme gayreti içinde yazılmış kasıtlı yayınlardan, gerekse konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan insanların hamasi duygularla yazdıkları makaleler neticesinde, maalesef hep yabancı ve uzak kaldığımız bir konu oldu. Oysa bahsi geçen taşlara bilimsel olarak yaklaşabilmek, gerçekleri oldukları gibi göstermek, siz değerli okurlarımıza ve öğrencilerimize verilebilecek en anlamlı armağan olsa gerek.
  Sözlerimize bu şekilde başlayıp, birlikte soralım o halde: Orhun Yazıtları nerededir? Değeri nedir?
Öncelikle Orhun Yazıtları, Moğolistan'da Baykal Gölü'nün güneyinde bir konuma sahiptir. Taşlar bir km alana yayılmış, üç kişinin adına dikilmiş bir halde bulunmaktadır. Bu kişiler Kültigin, Bilge Kağan, Tonyukuk adlı kişilerdir. Taşların değerinden bahsetmek gerekirse: Türk adının geçtiği ilk vesikalar olmaları, Türkçenin Göktürk alfabesi hakkında paha biçilmez bilgiler vermeleri ve bence en büyük kıymeti de Türk Milleti'nin yaşayış biçiminin, bizzat hükümdar tarafından; hitabet tarzında ifade edilmiş olmasıdır.
  Tarihte Göktürklerden bahsetmek gerekirse: Göktürkler 6. yy'ın başlarından, 7. yy'ın ortalarına değin Orta Asya'da siyasi hayatını sürdürmüş bir devlettir. Mançurya'dan İran'a kadar etkin bir güç olan devlet, boylar arası anlaşmazlıklardan ötürü; -Çin'in de desteğiyle- Çin'in egemenliği altına girmiştir. Millet, tarihinde nadir gördüğü bir sürgüne uğramış, çeşitli baskı ve kırımlara maruz kalmıştır. 
Bu esarete İlteriş -derleyen toparlayan- Kaan tarafından son verilmiş, Millet 680 yılında bağımsızlığına tekrar kavuşmuştur. Böylelikle II. Göktürk Devleti tarihi de başlamış olur. İlteriş Kaan öldüğünde, çocukları Kültigin ve Bilge Kağan henüz 7 ve 8 yaşlarındaydı. Bu sebepten tahta amcaları Kapgan Kağan oturur. Bu dönemde devlet eski ihtişamına tekrar kavuşur. Nihayetinde amcalarının ardından devlet yönetimi Kültigin ve Bilge Kağan kardeşlere geçer. Vezirleri olan Tonyukuk da her daim yanlarında olacaktır. Devlet onlar sayesinde en ihtişamlı günlerini yaşar. İşte Orhun Yazıtları bizlere, bu dönem hakkında bilgiler sunmaktadır. 
  Lakin işler sonsuza kadar mükemmel gitmez. 
Kültigin anıtı: Kültigin'in 731 yılında ansızın ölümünden sonra Bilge Kağan tarafından 732 yılında diktirilmiştir. Kardeşine olan özlemini ve sevgisini anlatan Bilge Kağan, oldukça içten bir üslupta yazdığı anıtı "Bengü taş" (sonsuz taş) adıyla diktirmiştir.
Bilge Kağan anıtı ise: 734 yılında, kendisinin ölümünden sonra, oğlu tarafından diktirilmiştir.
Tonyukuk anıtı: Vezir Tonyukuk'un bizzat kendisi tarafından yazılmıştır. Bilge Kağan, Kültigin ve kendisinin Çin esaretinden sonra devleti nasıl idare ettikleri ile ilgili kıymetli bilgiler yer almaktadır. 
  Eserlerin bulunuşu ve okunuşuna da değinecek olursak: 1709 yılında Rusya İsveç savaşı sırasında esir düşen, Subay Strahlenberg Orta Asya'ya sürgüne gönderilir. Strahlenberg yıllar içinde pek çok yer gezer ve bölge hakkında bilgi sahibi olur. Evine döndüğünde de hatıratlarında Orta Asya çöllerinde bulduğu dikili taşlardan bahseder. Böylelikle Avrupa'nın dikkatleri Orta Asya bölgesine çevrilir. 1891 yılında bölgeye giden Fin heyeti de yazıtları bulur, ancak okuyamaz. En nihayetinde Danimarkalı dil bilimci Thomsen Orhun yazıtlarını çözen kişi olur. Metinden en önce "Tenri ve Türk" kelimelerini okuyan Thomsen, buradan hareketle alfabeyi çözer ve anıtların tamamını okuma başarısını gösterir. Buluşu öylesine ses getirir ki: "Barbar, ikinci sınıf" adlarıyla yıllarca propaganda yapılan Türk tezi çürütülmüş; kökenleri çok eskiye giden, uygarlık sahibi bir millet sanı ortaya çıkmıştır. Dünya'nın pek çok ülkesinde Türkler tanınmış ve Türkoloji Enstitüleri kurulmuştur. 
  Hikayesini anlattığım Orhun Kitabeleri, Türk tarihi açısından çok önemli olmakla birlikte, özellikle kurtuluş savaşı sonrasında Milli bilincin ateşlenmesini sağladı. En eski Türk hükümdarlarından Bilge Kağan'ın Türk Milleti'ne hitap ederek: "..Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Açlık, tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her tarafa gittin. Hep oralarda mahvoldun, yok edildin.." Bu sözleri şu an bile büyük dersler içermektedir. Türk tarihinin bu görkemli eserleri hakkında, önemli bilgiler paylaşmış olmayı umarak bazı metin örneklerine sayfada yer veriyorum. Meraklıları da Bilge Kağan yazıtının tam metnini buradan indirebilirler.

  Gelecek yazılarda görüşmek dileği ile...














Category:
Paylaş
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...